NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
297 - (834) حدثني
حرملة بن يحيى
التجيبي.
حدثنا
عبدالله بن
وهب. أخبرني
عمرو (وهو ابن
الحارث) عن
بكير، عن كريب
مولى ابن
عباس؛ أن
عبدالله بن
عباس وعبدالرحمن
بن أزهر
والمسور بن
مخرمة أرسلوه
إلى عائشة زوج
النبي صلى
الله عليه
وسلم. فقالوا:
اقرأ
عليها السلام
منا جميعا
وسلها عن
الركعتين بعد
العصر. وقل:
إنا أخبرنا
أنك تصلينهما.
وقد بلغنا أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم نهى
عنهما. قال
ابن عباس:
وكنت أضرب مع
عمر بن الخطاب
الناس عليها.
قال كريب:
فدخلت عليها وبلغتها
ما أرسلوني
به. فقالت: سل
أم سلمة. فخرجت
إليهم
فأخبرتهم
بقولها.
فردوني إلى أم
سلمة، بمثل ما
أرسلوني به
إلى عائشة.
فقالت أم سلمة:
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ينهى عنهما.
ثم رأيته
يصليهما. أما
حين صلاهما
فإنه صلى
العصر. ثم دخل
وعندي نسوة من
بني حرام من
الأنصار.
فصلاهما.
فأرسلت إليه
الجارية فقلت:
قومي بجنبه
فقولي له:
تقول أم سلمة:
يا رسول الله!
إني أسمعك
تنهى عن هاتين
الركعتين. وأراك
تصليهما؟ فإن
أشار بيده
فاستأخري عنه.
قال ففعلت
الجارية.
فأشار بيده.
فاستأخرت عنه.
فلما انصرف
قال "يا بنت
أبي أمية! سألت
عن الركعتين
بعد العصر.
إنه أتاني ناس
من عبدالقيس
بالإسلام من
قومهم.
فشغلوني عن
الركعتين
اللتين بعد
الظهر. فهما
هاتان".
[ش
(وكنت أضرب مع
عمر بن الخطاب
الناس عليها)
هكذا وقع في
بعض الأصول:
أضرب الناس
عليها. وفي
بعض اصرف
الناس عنها.
وكلاهما صحيح.
ولا منافاة
بينهما. فكان
يضربهم عليها
في وقت ويصرفهم
عنها في وقت
من غير ضرب. أو
يصرفهم مع
الضرب. (يا بنت
أمية) يخاطب
أم المؤمنين
أم سلمة. واسمها
هند. وهي بنت
أبي أمية
حذيفة بن
المغيرة المخزومية].
{297}
Bana Harmeletü'bnü Yahya
Et-Tücîbî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b, Vehb rivayet etti. (Dediki):
Bana Amr —ki İbnü'l-Hâris'dir— Bükeyr'den, o da ibni Abbâs'in âzâdlısı
Kureyb'den naklen haber verdiki, Abdullah îbnî Abbâs ile Abdurrahmân b. Ezher
ve Misver b. Mahrame kendisini Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi
Âişe'ye göndererek şöyle demişler :
— Âişe'ye bizim
hepimizden selâm söyle; ve ikindiden sonraki iki rek'âtı ona sor; de ki:
— Biz senin bu iki
rek'âtı kıldığını haber aldık. Hâlbuki Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in bunu nehiy buyurduğunu duymuşduk.
İbni Abbâs: «Ben,
Ömerü'bnü'l-Hattâb ile birlikte bu namazdan dolayı insanları döverdim.» demiş.
Kureyb demiş ki: «Bunun
üzerine ben Âişe'nin yanına girerek, benimle gönderdikleri haberi kendisine
tebliğ ettim. Âişe :
— Ümmü Seleme'ye sor!
dedi. Ben hemen beni gönderen zevatın yanlarına
çıkarak Âişe'nin söylediklerini
onlara haber verdim. Onlar, beni Ümmü Seleme'ye de, Âişe'ye gönderdikleri suâli sormaya
gönderdiler. Ümmü Seleme :
— Ben, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'i o iki rek'âtı kılnıakdan nehyederken işittim ama sonra kendisim
bunları kılarken gördüm. Onları kıldığında vakit, ikindi idi. Sonra benim
yanıma girdi, yanımda Ensârdan Benî Haram kabilesinden bâzı kadınlar vardı,
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu iki rek'âtı o zaman kıldı. Ben,
kendisine kızı göndererek:
— Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
yanıbaşına dur da, ona de ki: Ümmü Seleme, Yâ Resûlallah ben, senin bu iki
rek'âtı kılmakdan nehiy buyururduğunu işidiyorum. Hâlbuki şimdi onları kendinin
kıldığını görüyorum; diyor.
Şayet eliyle işaret
ederse geri çekil! Kız dediğimi yaptı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
eliyle işaret etti. O da geri çekildi. Namazdan çıkınca (bana hitaben) :
«Ey Ebû Umeyye'nin kızı!
ikindiden sonra kıldığım iki rek'âtı sormuşsun, [sebebi şudur ki) bana
Abdüikays kabilesinden bir takım kimseler kavimlerinden ayrılarak müslüman
olmak için geldiler de, öğle namazından sonra kılmakda olduğum iki rek'ât nafileden
beni alıkoydular, işte bu iki rek'ât, o rek'âtlardır.» buyurdular.
İzah:
Bu hadîsi Buhâri
«Secde-i Sehiv» ve «Megâzî» bahislerinde; Ebû Dâvûd dahî «Kitâbu's-Salât da
muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.
Hz. Âişe'nin ikindiden
sonra iki rek'ât nafile kıldığını İbni Abbâs ile arkaadşlarına haber veren :
Abdullah ibni Zübeyr (Radiyallahu anh)
imiş.
Bu hadîsin İbni Ebî
Şeybe rivayeti şöyledir: «Abdullah b. Haris Dediki: Ben, İbnİ Abbâs'la birlikde
Muâviye'nin yanına girdim. Muâviye, İbni Abbâs'i koltuğa oturttu. Sonra :
— Halkın ikindi namazından sonra kıldıkları iki
rek'ât nafile ne oluyor? dedi. İbni
Abbâs:
— Bu, İbni Zübeyr'in halka verdiği bir fetvadan
ibâretdir.. cevâbını verdi. Bunun üzerine Muâvîye, İbni Zübeyr'e adam
göndererek mes'eleyi sordurdu. İbni Zübeyr:
— Bunu bana, Âişe haber verdi., demiş. Muâviye,
Âişe'ye de haber gönderdi, Aişe:
— Bana Ümmü Seleme haber verdi., demiş. Bu
sefer Muâviye, Ümmü Seleme'ye adam gönderdi. Gönderdiği zât ile ben de gittim.,
ilâ ahir...»
Hz. Muâviye 'nin Ümmü
Seleme (Radiyaliahû anha) 'ya gönderdiği zâtın ismi Kesîru'bnü's-Said'dır.
Netekim Tahâvî'nin rivayetinde tasrîh edilmişdir. Onun rivayetinde hadîsin
bundan sonraki kısmı şöyle devam ediyor:
Ümmü Seleme'ye sorduk.
Bize şu cevâbı verdi:
— Bir gün Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) ikindiden sonra benim yanıma girerek iki rek'ât namaz kıldı. Ben :
— Yâ Resûlâllah! Sen, bu iki rek'âtı eskiden
kılmazdın? dedim. Resulullah
(Sallallahu. Aleyhi ve Sellem) :
— «Yanıma Benî Temîm hey'eti geldi. Yahut bana
sadaka geldi) de, öğle namazından sonra kılmakda olduğum iki rek'ât nafileden
beni alıkoydu. Bu namaz işte o iki rek'âtdir.» buyurdular .
Tahâvî 'nin başka bir rivayetinde
; «Muâviye, Âişe'ye adam göndererek ikindi namazından sonra kıldığı iki rek'ât
nafileyi sordurdu. Âişe:
— Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):'in
bu iki
rek'âtı kıldığını ben bilmiyorum. Lâkin bana Ümmü Seleme söyledi.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu iki rek'âtı onun yanında kılmış;
diye cevap vermiş. Bunun üzerine Muâviye, Ümmü Seleme'ye haber gönderdi. Ümmü
Seleme şöyle demiş:
— Bu iki rek'âtı Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) benim yanımdim. Kendisine :
(Yâ Resûlâllah!
İkindiden sonra kıldığını gördüğüm bu iki rek'ât ne dedim. Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
«Bu iki rek'ât, öğle
namazından sonra kılmakda olduğum nafile namazdır. Bana genç genç sadaka
develeri geldi de, bu iki rek'âtı unuttum. İkindiyi kılınca onu hatırladım.
Cemâatin gözleri önünde mescidde kılmayı da doğru bulmadım. O iki rek'âtı senin
yanında kılıverdim.» buyurdular: denilmektedir.
Benî Haram : Ensârdan
bir kabile oldukları hâlde onlar hakkında «Ensârdan Benî Haram» denlmesi, arap
kabileleri içinde Beni Haram ismini taşıyan başkaları bulunmak ihtimâline
mebnîdir.
Metinde kız diye geçen
kişi aslen cariye diye geçmekte ve kim olduğu bildirilmemektedir. Bâzıları bu
kızın, Hz. Ümmü Seleme 'nin kendi kızı Zeyneb olması ihtimâlinden bahsetmişlerdir.
Buharî'nin «Meğazi deki rivayetinde: «Câriye» yerine «Hadim» zikredilmişdir.